“Bölünmüş bir adada birleşen kaderler: 51 yıldır süren bir varoluş mücadelesi” 20 Temmuz 1974… Türkiye Cumhuriyeti, garantörlük yükümlülüğünü yerine getirerek, Kıbrıs Türk halkının hayatını ve onurunu kurtarmak için Barış Harekâtı’nı başlattı.![]() 51. YILINDA KIBRIS’TA TARİH YAZAN KARARLILIK” “Bölünmüş bir adada birleşen kaderler: 51 yıldır süren bir varoluş mücadelesi” 20 Temmuz 1974… Türkiye Cumhuriyeti, garantörlük yükümlülüğünü yerine getirerek, Kıbrıs Türk halkının hayatını ve onurunu kurtarmak için Barış Harekâtı’nı başlattı. Bu müdahale sadece bir askerî operasyon değil; milletimizin şefkati, devletimizin kararlılığı ve kardeşliğin sahadaki tezahürüydü. Mehmetçiğin Adadaki İzleri Barış Harekâtı’nda görev alan Türk Silahlı Kuvvetleri mensupları, adada yalnızca güvenliği sağlamakla kalmadı; Kıbrıs Türk halkıyla omuz omuza bir yaşam inşa etti. Askerî disiplinle yürütülen harekât, aynı zamanda insani yardım ve dayanışma ruhunun örneği oldu. Mehmetçik, çocuklara oyuncak dağıttı, yaşlılara ilaç ulaştırdı, okulları ve hastaneleri yeniden yapılandırdı. Bugün hâlâ Kıbrıs sokaklarında “Türk askeri bizi ölümden kurtardı” diyen yaşlıların hatıraları; genç kuşaklara bu mücadelenin ne kadar anlamlı olduğunu anlatıyor. Uluslararası Hukuk ve Türkiye’nin Tavrı Türkiye’nin gerçekleştirdiği harekât, 1960 yılında imzalanan Garanti Anlaşması’nın açık hükmüne dayanıyor. Bu anlaşmaya göre Türkiye, İngiltere ve Yunanistan adada anayasal düzenin bozulması hâlinde müdahale hakkına sahipti. Türkiye bu sorumluluğunu barışı tesis etmek amacıyla yerine getirdi. Ancak harekât sonrasında Türkiye, uluslararası alanda haklılığını anlatmak için zorlu bir diplomatik mücadele verdi. Özellikle Batılı ülkelerden gelen eleştiriler, Türkiye'nin haklı pozisyonunu gölgede bırakmaya çalışsa da; zaman içinde belgeler, tanıklıklar ve yaşanan dramlar Türkiye’nin haklılığını gözler önüne serdi. Manevi Yönü: Dirilişin Sessiz Şahitleri Kıbrıs’ta işgal edilmiş camiler, yakılmış Kur’an kursları ve ezansız geçen günler… Barış Harekâtı ile birlikte sadece fiziksel güvenlik değil, manevî değerler de koruma altına alındı. Cemaatler yeniden bir araya geldi, ezanlar yeniden yükseldi, müftülük kuruldu ve adanın her köşesinde manevî hayat yeniden canlandı. Bugün Kuzey Kıbrıs’ta yüzlerce cami, medrese ve Kur’an kursu faaliyet göstermekte. Bu da gösteriyor ki harekât yalnızca askerî değil; bir inancın, bir kimliğin, bir değerler dünyasının da yeniden doğuşudur. Sonuç: Kıbrıs Barış Harekâtı’nın yıl dönümünde, şehitlerimizi rahmetle anıyor, gazilerimize minnetimizi sunuyor ve bu kardeşlik bağının ebedî olmasını diliyoruz.
Nail ÇELİK İzmir Diyanet-Sen 2 Nolu Şube Başkanı
|
88 kez okundu |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |