• https://www.facebook.com/izmirdiyanet-sen.org
  • https://www.twitter.com/nail hoca çelik
  • https://www.youtube.com/nail hoca çelik

HAKİKATİ ÖĞREN ÖYLE KONUŞ

Diyanet-Sen olarak alanında en iyiyi sunma gayretinde olduğumuz herkesin malumudur. 

4688 Sayılı kanunun 22. Maddesi uyarınca kurum düzeyinde gerçekleştirdiğimiz KİK görüşmelerinde, görüşme şeklinin detaylarını bilmeden, oturdukları yerden itibarsızlaştırma haberleri yazan bazı sendikaların durumu ne yazık ki büyük bir gaflettir.

Diyanet-Sen olarak saha çalışmalarımızı hızlandırarak, din görevlilerinin talep ve isteklerini KİK görüşmelerine, Toplu Sözleşme masasına, Vakıflar KİK görüşmelerine, Personel Daire Başkanlığına taşıyoruz. Bu görüşmelerin iki aşamalı olduğunu, bu zamana kadar KİK görüşmelerine katılıp öğrenemeyen, görüşme şeklinin ne olduğunu bilmeyen diğer sendika yetkililerinin yabancı kaldığı bir husustur.

Bizler Diyanet-Sen olarak söz konusu kişilere bu konuları anlatıp kendilerini aydınlatmak istiyoruz;

Diğer sendikaların, yetkili sendika tarafından din görevlilerinin sorunlarının dile getirilmedi iddiası ise kocaman bir iftiradan ibarettir.

Atama ve yer değiştirme yönetmeliği ile ilgili sendikamızın çalışmaları ortadadır. Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan, Başbakanlığa her platformda dile getirilen hukuksal siyasal ve büroktarik her türlü yoldan iptali için uğraşılan ve son olarak yürütmesi durdurulan Atama ve yer değiştirme yönetmeliği ile ilgili Nisan 2015 KİK kararlarının 1. Maddesi (Diyanet İşleri Başkanlığı Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinde yer alan Cami
görevlileri yer değişikliği (Rotasyon) hükümlerinin yeniden değerlendirilmesi hususunda
çalışma yapılması,) yer almaktadır.

Nisan 2015 KİK kararlarına baktıklarında birinci sırada bu maddeyi göreceklerdir.

İsimsiz şikayetlerle ilgili yine Nisan 2015 KİK Kararlarının 10. Maddesi (Asılsız ve isimsiz şikâyetler neticesinde yapılan soruşturmalarda suçu sübut bulmayan görevlilerin, yer değişikliğine tabi tutularak mağdur edilmemesi,) maddesini göreceklerdir.

Hac ve umre ile ilgili yalnızca KİK’te onlarca madde yer almaktadır.

Büyük şehir yasasından kaynaklı lojman problemi Kamu Personel Danışma Kurulu’na taşınmıştır.

(1.1 Diyanet İşleri Başkanlığı ve Vakıflar Genel Müdürlüğü bünyesinde yer alan cami lojmanları görev tahsisli olarak cami görevlilerine tahsis edilir. Hazinenin, köy tüzel kişiliğinin veya diğer kuruluşların mülkiyetinde olan cami lojmanlarının kullanım ve kiraya verme yetkisinin alınması için Diyanet İşleri Başkanlığı gerekli tüm işlemleri yapar ve cami görevlilerine lojman tahsis edilir.

1.2 Diyanet İşleri Başkanlığı Genel İdari Hizmetlerinde çalışan personeline ve Vakıflar Genel Müdürlüğü personeline görev tahsisli olarak tahsis edilen lojmanların oranı düşürülür ve süre tahsisli lojman sayısı arttırılır.)

Diyanet-Sen yetkili sendika olarak çalışıyor, ancak hangi sorununu nereye taşınması gerektiğini bilmeyen yada geçmiş KİK, Toplu Sözleşme, KPDK’lara bakma gereği duymayan sözde sendikalarımız oturdukları yerden yalnızca tek bir KİK kararına bakarak kendi sınırlı bakışları içerisinde Diyanet-Sen’i de sınırlamaya kalkışıyor.

Söz konusu görüşmeler öncelikle din görevlilerinin saha çalışmalarında tespit ettiği görüşler ışığında şekillenir ve maddeler halinde üzerinde geniş mütalaa edilerek görüşmelere taşınır.

Ve yetkili sendika sadece KİK görüşmelerinde üyelerini temsil etmez. Toplu sözleşme masasında dile getirilen diğer maddeleri görmek istemeyen, sadece eleştirmek için haber yazan kişilerin genel anlamda talep ettiğimiz diğer maddeleri de görmek istememelerini anlaya biliyoruz.

Sendika ile idare arasındaki bağın güçlü olup olmadığını 75 Bin üye çok iyi değerlendirmekle birlikte, mensubu bulunduğu kurum ile kavga kültürü beslemeden, tartışma zemininde en iyi şekilde üye hak ve menfaatlerini savunmayı öncelik olarak görür.

Diyanet-Sen’in Başlıca hususunun din görevlisi misyonuolduğunu bilen, hayır için var olma misyonunda olduğu da unutulmamalıdır.

Bizden olmayanlara çamur at izi kalsın zihniyetinin din görevlilerine bir şey kazandırmayacağını söz konusu sendika yetkililerine bir kez daha hatırlatmakta fayda görüyoruz.

Olması gereken düzeyde din görevlilerinin çalışma koşulları ve en iyisi nasıl yapılır konusundaki istişarelerimiz büyük bir hassasiyetle sürmektedir.

Diyanet-Sen olarak savunduğumuz maddelerin genel anlamda din görevlilerinin çıkarları doğrultusunda olduğu, kazanılan maddelerin bütün din görevlilerini ilgilendirdiğini fakat bu kişilerin üzüm yemek yerine bağcıya saldırmaları da sığ fikirli bencilliklerinden ibarettir.

Kazanımlar adına, üye hak ve menfaatleri adına taşın altına elini koymaya çalışmak yerine, oturdukları yerden çamur at izi kalsın mantığını hayata geçirmelerini de kendilerine yakıştıramadığımızı ifade etmek isteriz.

Son olarak din görevlilerinin sorunları ile ilgili olan maddeler Sendikamız tarafınca Kik görüşmelerine de, Toplu Sözleşme masasına da, Diyanet İşleri Başkanlığına da, Başbakanlığa da, Cumhurbaşkanlığına da iletilen, çözümü istenilen maddelerdir. Diyanet-Sen’i işte diğerlerinden ayıran nokta da budur.

Bizler ne kurumumuzla, ne de siyasi anlamda yöneticilerimizle kavga kültürü içinde değil, eleştiri ve hak ve menfaatlerimiz konusunda din görevlilerimizin haklarını en iyi şekilde aramasını biliriz.

Edepli olmayı pısırıklık sanan meydan kabadayılarının sendikal ahlak şekli ile, Diyanet-Sen’in sendikal ahlak şekli farklıdır.

Son olarak Cevaben…

Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem; 
Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem. 
Biri ecdadıma saldırdımı, hatta boğarım! ... 
-Boğamazsın ki! 
-Hiç olmazsa yanımdan kovarım. 
Üçbuçuk soysuzun ardından zağarlık yapamam; 
Hele hak namına haksızlığa ölsem tapamam. 
Doğduğumdan beridir, aşığım istiklale; 
Bana hiç tasmalık etmiş değil altın lale! 
Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum? 
Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boyunum! 
Kanayan bir yara gördüm mü yanar ta ciğerim, 
Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim! 
Adam aldırmada geç git! , diyemem aldırırım. 
Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım! 
Zalimin hasmıyım amma severim mazlumu... 
İrticâın şu sizin lehçede ma'nâsı bu mu?

Mehmet Akif Ersoy



534 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
ÜYELİK

SİTE MENÜSÜ